1- Kurtlar Vadisi ?akademi? olsun!
?Kurtlar Vadisi?ne (KV) yaşayan bir organizma olarak bakmak en doğrusu. Bükemediğin bileği öpeceksin! 13?üncü yılına yol alan bir çalışmaya ne derseniz deyin başarısız diyemezsiniz. Yakında 15?inci yıl kutlamalarının plânı bile yapılmaya başlar. Herhalde ?Kimler Geldi Kimler Geçti? şarkısı eşliğinde Türkiye?de tiyatrodan sinemaya ve televizyona kadar nice yıldızın dizideki rollerinden kareler aktarılacaktır!..
Şu an ?2?nci kuşak?la (hikâye akışında KGT timi) karşımızda olan dizinin önümüzdeki yıllarda 3?üncü, hatta 4?üncü kuşaklarına ?kast? kapılarını açması büyük olasılık. Düşünün, dizi yayına başladığında ?80?liler? izliyordu; şimdi 2000?lerin başında doğanlar izliyor. Yapımcı tavrı, ?Burası Ortadoğu, bize ekmek tükenmez? olduğu ve biz de ?KV bin yıl sürecek? iddiasında bulunduğumuz için bu, önemli bir nokta. Dizi, ileride ?yeni-milenyum Türkiyesi?nin tarihini bilmek isteyecekler için çok önemli bir materyal teşkil edecek. Dolayısıyla zaten yeterince kurumsallaşmış bu yapımın artık ?akademik?leşmesi de düşünülmeli. Geleceğin KV ekipleri, senaristinden oyuncusuna, görüntü yönetmeninden sanat yönetmenine, kurgulayandan müziği yapana kadar buradan yetişmeli.
Böyle bir akademi, KV?nin geniş ve zengin hikâye yelpazesinde her bir tematik dilim üzerine yeni, taze, güncel katkılarda bulunacaklara da çalışma imkânı sunabilir; ?anti-semitizm?den ?oksidentalizm?e, ?ataerkillik?ten ?maşizm?e, ?devlet fetişizmi?nden ?statüko ve konjonktür-sevici?liğe, ?Kürt-fobisi? nden ?Tapınakçı-hobi?sine, dinsellikten cinselliğe ve daha nicelerine kadar?
2- Urfalıyam Ezelden ?saf değiştirdi?
Yaptığım hiçbir benzetmenin ?cuk oturması? beni bu kadar mutsuz etmedi! Yeni yayın dönemi başında kaleme aldığım yazıda (okumak için tıklayın) bazı dizilerin bir muharebede en ön safta göğüs-göğüse çarpışmaya ilk sürülen birlikler misali yayına konulup onlar ?telef? olunca ?takviye birlikler?le savaşı sürdürmeye yönelik gibi görünen bir düzenleme karşısında olduğumuzu kaydetmiştik.
Aynen de öyle olmakta. 40 küsur yeni diziden bir kısmı ?cephe?ye sürüldü, ardından döküldü ve dökülmeye devam ediyorlar. Kanallar da ?savaşa devam? yolunda şu ara ha bire yenilerini ?meydan?a sürüyor.
Tablo feci. Alayıvâlâ ile şimdi karşımıza gelen yeni dizi fragmanlarına, tanıtımlara, bilbordlardaki afişlere bakıyorum; sadece birkaç hafta önce onların yerinde yaldızlıca takdim edilip yayına girer girmez de zayi olmuş dizilerden yansıyan bir akıbet görüyorum!..
Acımasızca süren bu ?savaş?ta tabii bazı ?nefer?ler de ?saf değiştirebiliyor?! En son ?Urfalıyam Ezelden? için söz konusu bu? Yayınlandığı kanalda beş bölüm şans buldu. İyi başladıysa da inişli çıkışlı bir reytingi oldu. Ve bu reyting istikrarsızlığı, dizinin aslında çok kaliteli bir senaryo, başarılı yönetmenlik ve güçlü oyunculuklarla kurguda ve ?duygu?da gayet etkileyici olan performansına galebe çalmaya yetti.
Ama ardından da hemen rakip kanalda devam edeceği bilgisi geldi. ?Saf değiştirdi? demek bile komik de mecazen sürdürelim: Ön safta savaşa sürüldü, bana sorarsanız hâlâ hayatta ama birileri ondan umudu kesmişti. Hâlbuki yaşamayı en çok hak edenlerden? O halde yola devam!..
3- ?Sanat, hayatta kalmakla ilgili değildir!?
?The Walking Dead? (TWD) insanın ?insan olma?dan önceki haline kafa yorma yolunda da oldukça kışkırtıcı bir dizi. ?İnsan nasıl insan oldu? sorusuna vereceğimiz en ?kestirme? cevap, ?Kültür?le? demek olabilir. Tabii bu, salt olumlama anlamında değil. ?Kültür?le yapıcı olabildiği kadar, hatta ondan daha fazla yıkıcı da oldu insan? Önce doğaya karşı, sonra da kendine karşı?
Zaten dizi de bu ?kültürel? yıkıcılığa bağlı olarak insanlığın kendi sonunu hazırladığını anlatan bir kıyamet hikâyesi. Et-yiyici zombilik, aslında ?emek-yiyici? ?yuppi?liğimizin, bunu yücelten düzenimizin mecazı?
Dizide görüyoruz ki ?kültür?den geriye zombiler kalmış durumda. İnsan ise ?doğal? hayatın içinde tüm türler, ?hayvanlar? gibi yaşam mücadelesi veriyor. Üstelik bu mücadelede de yine en çok insan insanın kurdu?
Böyle bir ?yaban? ortamda ?kültürel? varlık insanı, doğal-biyolojik varlık insandan ayırt eden tüm ?pratikler?, anlamsız, gereksiz ve yararsız? Tıpkı sanat gibi... O yüzden bir hastane-sığınağa yaralı gelip sonra da tedavisinin borcunu ödemek üzere tutsaklaştırılmış Beth (Emily Kinney) ile orada yaşayan ve zombi kıyameti koptuğunda insanlığın kültürel şaheserlerinden biri olan Caravaggio tablosunu sergilendiği müzenin dışında sokağa çöp gibi atılmış haldeyken alıp odasına asmış bir doktor (Eric Jensen) arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
?-Sanat, hayatta kalmakla ilgili değil... Bir ?aşkınlık? durumu? Hayvanlardan fazlası olabilmek? O halin üstüne yükselebilmek!..
-Bugün artık yapamaz mıyız yani?
-Bilmem!..?
Fakat, daha önce de hep yazdığımız gibi, TWD insanlık hali üzerine oldukça sert ve korkunç bir sorgulama olsa da son tahlilde insandan ümidi topyekûn kesme noktasında olmayan bir dizi. Bu nedenle diyalogda son söz, Beth?in ağzından şöyle çıkıyor:
?Ben şarkı söylerim. Hâlâ da söylüyorum!..?